yetişemiyorum a dostlar!
ne kafamdaki düşünce hızına, ne artan heyecanlarıma, ne içimdeki isteksizliğe, ne geleceğimdeki belirsizliğe, ne de heveslerime, oyunlarıma, okumam gerekenlere, ödevlerime, çamaşıra, ütüye, bulaşığa ve yemeğe.
uyuyasım var ya da sürekli olarak güneşin altında yayılasım.
ben her bahar bu modda olur muydum?olurdum da bu kadar karmaşa olmazdı yine de.
olsundu geçerdi değil mi bütün bunlar.
şimdi dugu gelecek,baloya gidilecek,kep atılacak,ev taşınacak,insanlara veda edilecek,çok ağlanacak bir de çk gülünecek.
işimiz çok.
miss piggy ödevlerini teslim edecek, ev bulacak, konserlere gidecek..
dugu desen gelecek, sevgilisine kavuşacak, onun adına kutlamalar düzenlenecek, aldıklarını tek tek düzenleyecek..
bunlar bir şey değil daha neler neler neler..
biraz enerji biraz da rahatlamak için au revoir simone dinlemeye devam edeyim.
bi' de Deniz Baykal çıkan "kasedinin" ardından istifa etti dugu.
haberin var mıydı?
ingiltere'de de Brown Eylül gibi görevi bırakacağını ilan etti.
ohooooooo!
dünya da karışıyor bir biz mi.
küller gene hava trafiğini kapatıyor- aman sen gelirken bir şey olmasın,dinimiz amin."
aids'le savaşan dernekler güçsüzleşiyor, denize petrol sızıyor, anayasada madde tartışmaları bitmiyor.
ve hayat su gibi akıp gidiyor.
bense şenliklerde çimen+güneş+devilsticks+dondurma+aburcubur+koşuşturma+müzik dinleme+alkole doyma dönemine girmek istiyorum.
bi'de jelly bean'lerim bitti yaağ.
izninizle..